Eczacılık Fakültesi
Diş Hekimliği
Hukuk Fakültesi
360 Virtual Tour
Video Galeri
E-Katalog
Dilan Gümüştaş, BAU Hukuk Fakültesi’nden 2020 yılında mezun olduktan sonra stajını tamamlayarak uygulamayı da tecrübe etti. Sonrasında yüksek lisans başvurusunu yaptı. Başarılı bir başvuru sürecinden sonra Oxford Üniversitesi’ne kabul aldığını öğrendi!
Mezun olduktan sonra avukatlık stajına başlayan Dilan, geçen sene Kasım’dan bu yana da aynı hukuk bürosunda avukatlık yapmaya devam ediyor. BAU olarak yaptığımız röportajda anlattığı başvuru sürecini, BAU Hukuk Fakültesini tercih etmesindeki motivasyonlarını ve üniversite sınavına hazırlanan aday öğrencilere tavsiyelerini sizlerle paylaşıyoruz.
Dilan’a Oxford Üniversitesi’ne başvururken nasıl bir süreçten geçtiğini sorduğumuzda başvuru gerekliliklerine değinerek şunları paylaştı: “Başvurucu süreci biraz sancılı elbette. Çünkü hem çok iyi bir ortalama istiyorlar, yanılmıyorsam 3,70 ve üzeri olması gerekiyor ortalamanın, derece yapmış olmanızı bekliyorlar, sadece 1.’leri alıyorlar diyemem ama kabul alan öğrencilerin neredeyse tamamı dereceyle mezun olmuş öğrenciler. Bu şartların yanı sıra çok iyi derecede İngilizce bilmenizi ve bunu dil belgesiyle ispatlamanızı istiyorlar. Hepsinden daha da meşakkatlisi ise sizden kısa bir makale yazmanızı istiyorlar. Bu makalede konuyu siz belirliyorsunuz ve bununla sizin bir hukuki argümanı ne kadar iyi ve akademik derecede savunduğunuzu, açıkladığınızı, gerekçelendirdiğinizi ve kendinizi İngilizce ne kadar iyi ifade ettiğinizi görmek istiyorlar. Bunu yazmak da elbette baya vakit alıyor. Dolayısıyla ben başvuruların sona erdiği Ocak 21’den birkaç ay önce makale için çalışmaya başlamıştım. Bir yandan da IELTS sınavına hazırlanıp girmiştim. Tüm bu hazırlık sürecinde çalıştığım büronun ve Bahçeşehirden hocalarımın büyük desteği oldu.”
Başvuru süreci ocak ayında tamamlanan Dilan Mart ortasında Oxford’a kabul edildiğini öğrendi!
Üniversite sınavına 2015 yılında girip Türkiye’deki sıralaması ilk 500 içerisinde olan Dilan Türkiye’deki bütün hukuk fakültelerine girebiliyordu. Böylece tanıtım döneminde pek çok okul gezen Dilan BAU Hukuk Fakültesine karşı izlenimlerini ve BAU Hukuk Fakültesini tercih etmesindeki sebepleri aktardı: “Bahçeşehir’e gelene kadar açıkçası kafam karışıktı ve çok kararsızdım. Bahçeşehir’in tanıtım günü çok verimli geçti, kafamdaki tüm sorulara cevap bulabildim. Bahçeşehir’in akademik kadrosu da beni çok heyecanlandırdı. Ayrıca Türkiye’de muadili olmayan 9 aylık Washington DC programı bizim için tam bursluydu. O tanıtım etkinliğinden ayrıldıktan sonra kafa karışıklığım geçti ve kendimden emin bir şekilde Bahçeşehir’i doğrudan ilk sıraya yazdım. Çünkü aslında şuna ikna oldum, önemli olanın aslında benim kendimi ne kadar geliştirebileceğim ne kadar dünya insanı olabileceğim, ne kadar geniş ve anlamlı bir sosyal ağ kurup bunu sürdüreceğim olduğunu anladım. Bahçeşehir bütün bu fırsatları sunuyordu. İstanbul’un kalbinde, çok sağlam bir akademik kadroyla ve uluslararası kampüsleri vasıtasıyla yurtdışında sunduğu eğitimle bir hukukçu çok verimli 4 senelik bir hukuk eğitimi alabiliyor. En basitinden, benim İngilizce hazırlığı daha 17 yaşındayken Amerika’ya, Washington dc’ye giderek orada okumam aslında hayatımda bir kırılma noktası oldu. 17 yaşındaki bir genç için inanılmaz bir süreç ve hayat boyu meyvesini yiyeceğiniz bir tecrübe oluyor. Ki bu süreç zaten benim de sadece İngilizce bilgimi ve sosyal bağlarımı kuvvetlendirmedi, aynı zamanda kariyerimi de şekillendirdi. Dolayısıyla hazırlığından tutun da mezuniyetine kadar çok verimli bir hukuk eğitimi alıyorsunuz ve ben de göz kapalı BAU’yu tercih ettim.”
Başarılı öğrencimiz Dilan Gümüştaş’tan üniversite sınavına hazırlanan aday öğrenciler için de tavsiye istedik: “Elbette herkesin farklı hedefleri ve beklentileri var. Fakat Oxford gibi bir okula kabul almak ve eğitimlerine böyle yerlerde devam etmek istiyorlarsa muhakkak çok iyi bir akademik başarı sergilemeleri gerekiyor. Dolayısıyla ortalamanın çok yüksek olması lazım bunun için de klişe olacak fakat çok çalışmaları lazım. Bunun yanı sıra iyi derecede akademik bir İngilizce ile mezun olmaları gerekiyor. Bunun için de hazırlıktan itibaren İngilizceyi geliştirmek gerekiyor. Oxford gibi üniversiteler akademik başarıya, İngilizce düzeyinize önem veriyorlar fakat aynı zamanda, örneğin bahsettiğim makalenin kalitesine de çok önem veriyor, dolayısıyla kendinizi yazı dilinde akademik düzeyde ifade edecek şekilde yetiştirmenizi önerebilirim.”
Öğrencimiz Dilan aynı zamanda diğer öğrencilerden farkınızı ortaya koyabilmeniz için de bazı önerilerde bulundu: “Şu da çok önemli: bu programlar dünyadan sadece 45-50 kişiyi kabul ediyor ve sizi diğerlerinden farklı kılacak özellikleriniz olması gerekiyor. Oxford sadece akademik başarıya önem vermiyor. Aynı zamanda sosyal becerileri gelişmiş, farklı alanlarda tecrübeler edinmiş, ulusal ve uluslararası yarışmalara katılmış ve günlük hayattan da kopmamış bir insan olmanızı bekliyor. Bu anlamda kulüp faaliyetlerine katılmak, çeşitli sivil toplum örgütleri bünyesinde çalışmak, farklı kurumlarda ve ofislerde yaz stajları yapmak ama bir yandan da sosyal becerilerinizi geliştirecek faaliyetlerden kopmamanız lazım. Yani tüm hayatımız kariyerimiz değil, hukuk dışında gerçekleştirdiğiniz bir sanatsal aktivite, bir spor faaliyeti ya da edebi bir faaliyet -bir dergide yazmak gibi- sizin aslında eğitim hayatınızı başarıyla sürdürürken bir yandan da sosyal hayatınızı sürdürebilme yeteneğine sahip bir insan olduğunuzu gösteriyor. En azından ben başvuruya hazırlık sürecimde böyle olduğunu anladım.”
Aday öğrencilerin bu tavsiyeleri uygulayabileceği en iyi üniversitelerden biri sunduğu imkanlarla Bahçeşehir Üniversitesi. Bunun altını çizen Dilan: “Baheşehir bu anlamda gerçekten fırsatlarla dolu bir üniversite. Hem çok sağlam bir hukuk eğitimi alabiliyorsunuz hem de yurtdışındaki kampüslerde eğitim almak, İstanbulun merkezinde pek çok sosyal etkinliğin içinde olmak, okul bünyesinde hem hukuk hem de diğer alanlarda faaliyet gösteren kulüplere dahil olmak mümkün. Dolayısıyla mevcut BAU öğrencilerine ve adaylarına önerim, okulun kendilerine sunduğu eşsiz fırsatları çok iyi değerlendirmeleri, eğitim hayatlarını verimli bir şekilde geçirip aynı zamanda da sosyal bir insan olmayı unutmamaları.” Dedi.